19. yuzyil sonlari Fransa'sinda, Yahudi kokenli bir subayin, Yuzbasi Alfred Dreyfus'un haksiz yere casuslukla suclanmasiyla patlak veren Dreyfus Davasi, yalnizca bir hukuk ve ayrimcilik skandali degil, ayni zamanda basta ordu ve yargi olmak uzere ulkenin tum kurumlarini temellerinden sarsan bir toplum olayiydi. Tam 12 yil sonra Dreyfus'un aklanmasiyla sonuclansa da, Ucuncu Cumhuriyet ve cagdas Fransa'nin tarihinde onemli bir donum noktasi oldu. Bu dava cevresinde gelisen calkantilarin keskinlestirdigi gucler dagilimi, kilise ve devlet islerinin ayrilmasi gibi sarsici onlemlerin alinmasina, sagdaki milliyetciler ile soldaki antimilitaristler arasinda uzun surecek bir bolunmenin dogmasina yol acti.Buyuk romanci Émile Zola, 13 Ocak 1898 gunu bir gazetede yayinladigi Sucluyorum baslikli acik mektubuyla, Dreyfus'e yapilan haksizligin karsisina dikilen Fransiz aydinlarinin sozcusu oldu. Artik bir klasik niteligi kazanan ve onurlu aydin baskaldirisinin gorkemli bir ornegi olan Sucluyorum
show more...Just click on START button on Telegram Bot