
Uzun zaman Önce Parminedes 'to gar auto noein estin te kai einai: Düsünme ve varlik aynidir' demisti. Düsünce tarihi boyunca çok çesitli yorumlara konu olmus olan bu sÖz sonunda bir varlikbilim meselesi olarak kabul edildi ve rafa kaldirildi. Descartes dünyanin ve insanin varolusu üzerine büyük yalnizlik içinde yirmi yil boyunca sürdürdügü düsünmesini 'cogito, ergo sum: düsünüyorum, o halde varim' diye sona erdirdi. Bu, 'kusku duyuyorum, demek ki varim' kestirmesiyle solipsizm (tekbencilik) uçurumundan kurtulma çabasi olarak yorumlandi. 'Düsündügüm kadar ve düsündügüm sürece varim' Önermesi, hiçbir iddiasi olmayan bir yorum olarak bile zihinlerde yer etmedi, dolayisiyla düsünmeyle var olmak arasindaki bag uzunca bir zaman bir daha kurcalanmamak üzere Örtük kaldi. Dünyanin ve insanin geldigi nokta her haliyle düsünmeye çagrida bulunurken, karsilastigimiz her mesele bizi durup dinlemeye, dinleyip düsünmeye davet ederken neden düsüncenin izine rastlanmiyor? Düsünmeye bu ayak direyis neye isaret ediyor? Yasadiklarimiz bu çagriya karsi gÖsterilecek serkesligin düsünmeyle erisilecek olanin kendisini geri çekmesiyle sonuçlandigini gÖsteriyor: Kitap, milletçe varligimizin tehlikenin esigine geldigi su günlerde bu tehlikeyi savusturabilecegimiz tek ve biricik tutumaga mütevazi bir isik tutmayi amaçliyor. (Tanitim Bülteninden)
show more...Just click on START button on Telegram Bot